21 Nisan 2014 Pazartesi

Düşler, Kabuslar ve Gelecek Masalları - Doğu Yücel


Sayfa sınırlaması olmayan herhangi bir öykü kitabı okuyanlara, 15 puan! (Okuma Şenliği Bahar 2014)

Genel Değerlendirme: Doğu Yücel, yazın hayatındaki bu ilk öykü kitabıyla, çok da sıradışı olmayan bir dille orjinal fikirlerin adamı olduğunu belli etmiş oluyor. Orjinal fikirlerin ardından ortaya çıkan öyküler de biz okurlara son derece keyifli anlar yaşatıyor.

Kitapta on bir adet öykü bulunuyor ve istinasız her öyküde bir şeylere gönderme, bazı şeylere de dokundurmalar mevcut. Böyle söyleyince anlamsız oldu biraz, o halde şöyle açayım: Bazı öykülerde varoluş, dinler ve Tanrı ile ilgili görüşler mevcut. Yücel'i yakından takip edenler bu konulara bakış açısından da haberdardırlar mutlaka. Bunun haricinde her öyküde popüler kültür örnekleri mevcut. Yazarın müzik, edebiyat ve sinemaya olan ilgisi sonucunda birçok film, kitap, yazar, şarkı isimleri ve müzik grupları adına rastlamak mümkün. Bir de bariz bir şekilde Stephen King hayranlığı belli olmakta. Ve bunun gibi şeyler.

Kitapta sevmediğim öykü olmadı, bu yüzden, Düşler, Kabuslar ve Gelecek Masalları'nın son derece başarılı bir öykü kitabı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Öykülere de yüzeysel bir şekilde tek tek değindim:

Rüya Çocuk: Açılışı sağlam bir öyküyle yapmış Doğu Yücel. Daha ilk öykü bu kadar iyiyken, kalan öyküler hakkında beklentim yükseldi bu sebeple. Çok sade ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış bu öykünün finali okuru şaşırtacak cinsten. Her gün rüya görüp annesine "unuttum" diyen bir çocuğun, günün birinde rüyasında kendini görmesi sonucunda durum ilginç bir hal alıyor.

Bariyer: Stephen Kingvari bir korku öyküsü "Bariyer". Aslında öykünün henüz başındayken, korku filmlerini ti'ye alan bir öykü olduğunu düşünmüştüm. Yücel ustaca bir hamleyle bu düşünceden vazgeçiriyor ve soğuk duş etkisi yaratan birkaç bölüm okuyoruz. Otopark, otoparkta bulunan 666 adet araba, sadece pahalı arabaları parçalayan bir bariyer, "Hristiyanca" ve "Müslümanca" şeytan kovma yöntemleri ve hastalıklı bir hayal gücünün yol açtığı, hastalıklı bir ruh hali. Yer yer eğlenceli olmasına rağmen, ürkütücü bir öykü.

"Sivri kazıklar vampirler için neyse, gerçek de çoğunlukla hayal gücü için, odur." -Stephen King.

Tiyatrodaki Hayat: Tiyatrodaki Hayat, Doğu Yücel'in tiyatrocu babası Erkan Yücel'in etkileyici yaşam öyküsüne davet ediyor bizi. Türkiye'nin önde gelen tiyatrocularından biri olan Erkan Yücel'in usta oyunculuğunu, Uğur Önçağ karakter vasıtasıyla sunuyor bizlere Doğu Yücel. Hayatını tiyatroya adadığını, tiyatrodan güç alarak yaşadığını ve oynadığı karakterler ile ruhunu ustaca takas edişini öğreniyoruz. Bu duygusal öykünün sonu ise enfesti. Damakta hoş bir tat bıraktı ve böylesine güçlü bir tiyatro oyuncusunu canlı izleyemeyecek olmak üzdü biraz da.

"Bazı hayalperestlerin hayallerini sadece bazı hayalperestler gerçekleştirebiliyor."

"Belki de ölümsüzlüğün sırrı; bugün dünyada bıraktıklarımızın ölümümüzden sonraki hayatlarımızı etkileyebilmesinde yatıyor."

Ölümsüzlüğün Gıcık Sırrı: Kitaptaki bilimkurgu öykülerden ilki. Yorb adındaki bir uzaylı günün birinde dünyayı ziyaret eder. Neyorik gezegeninden gelen Yorb, bir televizyon programında kanser ve AIDS gibi hastalıkların çözümlerini söyleyerek insanları iki büyük dertten kurtarır. Bu olayın ardından Yorb dünyada şöhret olur tüm insanlar ona inanmaya başlarlar ve sözlerini can kulağıyla dinlerler. Bunlar haricinde çok önemli bir şeyi daha açıklayacağını söyler Yorb, bu da ölümsüzlüğün sırrıdır. Herkes ekranlarının başında Yorb'un ağzından çıkacak olan kelimeli bekler.

Hayalperest: Bir hayalperest anlatılıyor bu öyküde. Hayalperestliğin ne zaman başladığı, kurduğu bazı hayaller ve hayalperestliğin ölümü. Öykü hayalperest okurlar için daha bir önem taşıyor.

"Yetişkinlerin eğlence dedikleri saçmalıkların hepsi çocukken yaşadıkları zevkleri tekrar yaşayabileceğini umutsuzca düşlemelerinden kaynaklanır.Hiçbir zaman çocukluklarındaki kadar eğlenemezler ve bunun altında ezilerek, kompleks içinde eğleniyor rolü yaparlar. Çocuklar ise eğlence için ne arabaya, ne içkiye ne de sigaraya ihtiyaç duyarlar, patlak bir top bile onlara yeter."

"Hayalleri gerçekleştirebilecek yeteneğim varsa bile bunun ne önemi var hayalsiz bir bedende? Varın bana hayalperest deyin. Hayallerin söndüğü bir dünyada bir hayalperest yaşayamaz."

"Mutsuz bir adama güzel anılar bile acı verir."

İlahi Düello: Gizemli bir şekilde açılıyor öykü ve okuru ölen bir adamın düşünceleriyle baş başa bırakıyor. Öldüğü yerde Tanrı'yla karşılaşan anlatıcı, hayatını Tanrı'ya anlatmaya başlıyor. Finali de dahil olmak üzere bazı kısımlarda gerçek anlamda kahkaha attırıyor.

Büyük Aşklar küçük harfler Yazılır: Öykünün ismi bana daha farklı şeyler çağrıştırmıştı. Bu yüzden, Tanrı ve evrenin başrolde olduğu bir öykü okumak şaşırttı. Zamazingo adlı, evrenin en büyük uzay gemisi ve aynı zamanda en büyük fotoğraf makinesi olan araç, günün birinde evrenin fotoğraflarını çekiyor. Gazete yayımlanan bu fotoğraflardaki çok önemli bir detayı ise küçük bir çocuk fark ediyor. Bu olaydan sonra ise evrende birçok değişiklik meydana geliyor.

"Aşık olan her Kurşun Asker kırılır, her King Kong ölürmüş. Aşkın bulaştığı her masal mutsuz bitermiş."

Ölü Sevgiliye Mektup: Ünlü yazar Bram Stoker'ın kült romanı Dracula'nın ana kahramanı Kont Dracula, ölü sevgilisi Elizabeth'e bir mektup yazıyor. Oldukça etkileyici bir mektup bu.

"Ölümden sonra söylenen aşk cennete akar, cehennemde olsan bile bulur seni, ölümcül alevlerin içinde serinletir ruhunu."

Binbir Gündüz Masalı: Dünyadan sıkılan ve uyumamayı tercih eden insanoğlu, bu grevine uzun süre devam eder. Tanrı bu duruma daha fazla dayanamaz ve HERŞEYİÖĞRENEN meleğinden olayı öğrenmesini ister. Sorun öğrenildiğinde ise bu sefer Tanrı HERŞEYİBİLEN adlı meleğini gönderir ve insanoğluna bir hikaye anlatmasını tembihler. Bu hikaye, Kertler ve Loklar'ın hikayesidir. Yer yer komik, okuması keyifli.

Aşk, Şeytan ve ÖYS Üçgeninde Bir Faust: Günümüzdeki adı YGS-LYS olan sınava hazırlanan Serdar, tembel bir öğrencidir ve hayal aleminde gezmeyi sever. Dershanede sürekli en başarısız sınıfta yer alır ve daha yukarısı için çalışsa dahi gerçekleştiremeyeceğini düşünür. Fakat günün birinde gördüğü rüya, dinlediği şarkı ve dershanedeki -kendi deyimiyle- "inek" bir kız arasında bağ kurulur. Serdar o andan sonra Aşkın adlı bu kıza aşık olduğunu fark eder. Belli bir süre içerisinde hayatındaki bazı şeyler değişecektir. Sonuyla şaşırtan bir öykü oldu, devamını merak ettirecek türden.

Hayalet Gemi'nin 14 Delisi: Kitabın on birinci ve son öyküsü "Hayalet Gemi'nin 14 Delisi". 47 sayfalık uzun bir distopik öykü. 5.Dünya Savaşı'nın patlak verdiği, teknolojinin son demlerinde olduğu, dünya nüfusunun hızla azaldığı ve kıtaların birer birer sulara gömüldüğü bir gelecek tasviriyle selamlıyor bizi Doğu Yücel. Tüm dünyanın umudu kesilmişken, 14 deli, "Hayalet" adını verdikleri gemiyle bir yolculuğa çıkıyor, yanlarında bir de öykünün anlatıcısı bulunuyor. Ufacık bir umuda tutunan bu deliler (aslında dahiler) tayfası denizler ve okyanuslarda araştırmalar yapıyor. "Umut" kavramını eşeleyen ve insanlığımızı sorgulatan güzel bir öyküydü. En sevdiğim bu oldu hatta. Kitap adına da iyi bir kapanış oldu.

"Umut, hele günümüzde, kötü bir şey; umut insanı boğabilir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder